Boşanma Hakkında
Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesidir. Son dönemlerde ülkemizde yaygınlaşan boşanma ancak boşanma sebeplerinden bir veya birkaçının varlığı halinde hakimin tarafların boşanmasına karar vermesi ile mümkündür.
Evlilik; kadın ile erkeğin ortak bir hayat kurmasıdır. Evlenen çiftler ortak bir hayat kurarak yeni aile kurmaktadır. Farklı bir ailede, ortamda ve kültürde yetişen iki kişinin hayatlarını birleştirerek yeni bir yapı oluşturması karmaşa bir durumu da ortaya koymaktadır. Bu nedenle iki farklı kültür ve ortamda yetişen iki kişinin evlilik birliğini sürdürmesi için belli şartları, sorumlulukları da yerine getirmesi gerekmektedir.
Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Taraflardan birisi ya da her ikisi boşanmak istiyor ise durumlarına göre dava türlerinden birisi ile dava açılacaktır. Öncelikle tarafların anlaşmalı boşanma ile mi yoksa çekişmeli boşanma davası ile mi boşanacağı tespit edilmelidir. Taraflardan her ikisi de boşanmak istiyor ve boşanmanın diğer unsurlarında da anlaşmışlar ise anlaşmalı boşanma yolu ile boşanacaktır.
Ancak taraflardan yalnızca birisi boşanmak istiyor ya da her ikisi de boşanmak istiyor ama boşanmanın diğer unsurlarında uyuşmazlık bulunuyor ise çekişmeli boşanma davası yolu ile dava açılacaktır. Çekişmeli boşanma türüne göre dava açmaya karar veren eş, boşanma sebeplerini dayandırdığı iddialarını ve iddialarını ispatlayacak delilleri ile birlikte dava dilekçesi hazırlamalıdır. Alelade ya da hukuki bilgisi olmayan bir kişinin açmış olduğu dava, hukuki kayba ya da ileride geri dönülmez hukuki kayba yol açacaktır.
Boşanma Davasında Görevli Mahkeme
Görevli mahkemeler aile mahkemeleridir. Aile mahkemeleri dışında başka bir mahkemede boşanma davası açıldığı vakit mahkeme, görevsizlik nedeniyle açılan davayı reddedecektir. Aile mahkemesi olmayan yerlerde görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemeleri boşanma davasına bakabilecektir.
Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme
Boşanma davası açmak isteyen kişi, eşlerden birinin ikametgahında boşanma davası açabileceği gibi eşlerin boşanma davası açılma tarihinden altı ay öncesine kadar bulundukları ikametgahta boşanma davası açabilecektir.
Boşanma davalarında kesin yetki bulunmamaktadır. Eşini terk eden ve başka bir ilde yaşamaya başlayan eş yaşadığı ilden boşanma davası açabilecektir.
Boşanma Davası Süreci
Boşanma davası, taraflar açısından psikolojik olarak yıpratıcı bir süreç olabilmektedir. Çekişmeli boşanma, 1 ya da 1,5 yıl kadar sürebilmektedir. Boşanma davasında öncelikle davacının dava dilekçesi davalıya gönderilmektedir. Davalı, cevap dilekçesi yazacak, cevap dilekçesi davacıya gönderilecektir. Sonra sırasıyla cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi olarak dilekçeler aşaması tamamlanacaktır. Dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra mahkeme tarafında duruşma günü tayin edilecektir.
İlk duruşma ön inceleme duruşması olacaktır. Ön inceleme duruşmasında tarafların iddia, beyan ve savunmaları tespit edilecek, uzlaşma durumunun olup olmadığı taraflara sorulacaktır. Taraflar delillerini sunmamış ve tanıklarını bildirmemiş ise tanık ve delil bildirimi için her iki tarafa da süre verilecektir. Ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasına geçilecek ve delillerin mahkemeye celbi ile tanıkların dinlenmesi gerçekleşecektir. Delillerin toplanmasından sonra hakim, dosya hakkında karara varacaktır.
Boşanma Davasında Duruşmaya Katılım
Davacı, açmış olduğu boşanma davasında kendisini vekil ile temsil ettirmiyor ise duruşmaya katılmak zorundadır. Duruşmaya katılmadığı vakit, dosya takipsizlikten müracaata bırakılacaktır. Davalı, duruşmaya katılmak zorunda değildir. Ancak davada kendisini savunmak ve taleplerini sunmak açısından duruşmada bulunması ya da avukat ile kendisini temsil ettirmelidir.
Anlaşmalı boşanma davası ile taraflar boşanıyor ise duruşmaya katılmak zorundadır. Anlaşmalı boşanmada taraflar kendilerini vekil ile temsil ettiriyor olsa bile duruşmaya kendilerinin katılması gerekmektedir. Duruşmaya taraflar katılmadığı vakit tarafların boşanması gerçekleşmeyecektir.
Avukat Tutmak Zorunlu Mudur?
Boşanma davasının başından sonuna kadar takibi zorlu bir süreçtir. Hukuki bir destek almadan avukatsız boşanma davasının takibi zor bir durumdur. Boşanma davasında, hukuka uygun olarak dilekçelerin yazılması, tebligatların karşı tarafa tebliğ edilip edilmediğinin takibi, duruşmalara katılarak beyanda bulunulması ve dosyaya gelen giden evrakın kontrolünde vekilin takibi olması gerekmektedir. Bunun yanında kişi, eşinden şiddet görüyor ise koruma kararının aldırılması ve koruma kararının ihlali ile süresinin bitimi kontrol edilebilecektir.
Boşanma Davasındaki Aşamalar
Taraflar boşanmaya karar verip bu yöndeki iradelerini ortaya koyacak bir şekilde dava açtıkları takdirde boşanma sürecine girmiş bulunmaktadırlar. Tarafların girmiş olduğu boşanma süreci her iki taraf için de zor bir durum olabilir. Davayı açan ya da kendisine dava açılan taraf için öncelikle dilekçe aşaması bulunmaktadır. Dilekçeler aşamasında her iki taraf da evliliğe dair beyanlarını, her iki tarafın evliliğe dair kusuru var ise kusurlarını, birbirlerinden olan taleplerini dile getirmektedir.
Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra duruşmalar başlayacak, mahkeme tarafından delil toplama aşamasına geçilecektir. Hukuki olarak sürecek olan bu süreç içerisinde taraflar hala evli olduklarını unutmamalı ve ona göre davranmalıdır. Sonuç olarak dava açılmış olması ile girilen boşanma süreci tarafların evliliğini etkilememektedir.
Boşanma Davasına İtiraz Hakkı
Boşanma davasını açan davacı daha ağır kusurlu ise davalının davaya itiraz hakkı bulunmaktadır. Davaya itiraz edilmesi halinde davacının davalıyı evlilik içerisinde daha ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Açılan davaya itiraz süresi davacının dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesinden itibaren başlamaktadır. Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesinden itibaren iki haftalık kesin süresi bulunmaktadır.
İtiraz hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı mahkeme tarafından tespit edilmesi gerekmektedir. Diyelim ki yıllardır eve uğramayan, başkası ile ilişkisi olan ve ağır kusuru olan eşin boşanma davasına bulunduğu itiraz hakkı kötüye kullanılmış olacaktır.
Adli Tatilde Boşanma Davası Açılır Mı?
Adli tatil, her yıl belli zaman aralığında uygulanmaktadır. Adli tatil süresi, 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasındadır. Adli tatil, genellikle mahkeme hakimleri için olup hakimler adli tatil süresi içerisinde duruşma günleri vermemekte duruşmayı adli tatil sonrasına bırakmaktadırlar. Adli tatilde duruşma yapılamaması demek, davanın açılmayacağı anlamına gelmemektedir.
Boşanmak isteyen kişi, adli tatil süresi içerisinde elbette dava açabilir ancak duruşma günü verilmesi adli tatil sonrasına kalacaktır. Boşanma davasında, dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra duruşma günü verilmiş olsa da adli tatil süresi içerisinde dilekçeler adına kesin süre işlemeyecektir. Ancak gecikmesinden zarar doğacak olan işlerde, mahkemeler, adli tatil içerisinde işlerini yürütmeye devam edecektir. Bunlar ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, nafaka, velayet ve vesayet gibi hususlardır.
Hamileyken Boşanma Davası Açma
Kadın hamile iken dava açmasında herhangi bir engel yoktur, hamile iken boşanma davası açabilir. Hamile olan kişi hem çekişmeli boşanma ile hem de anlaşmalı boşanma ile boşanabilecektir. Taraflar arasındaki evlilik 1 yılı doldurmuş ise anlaşmalı boşanma ile boşanmaları mümkündür. Uygulamada en çok sorulan sorulardan birisi de hamileyken boşanmanın nasıl olacağı, çocuğun velayetinin kime ve ne zaman verileceği, çocuk adına nafaka bağlanıp bağlanmayacağıdır.
Hamileyken boşanma davası açılabilir. Hamile olan kişinin herhangi bir yerden geliri bulunmuyor ise dava açarken dava süresince tedbir, dava bitiminde ise yoksulluk nafakası olarak devam etmesi yönünde talepte bulunabilir. Bunun yanında çekişmeli boşanma davalarının süresi de dikkate alınarak çocuğun doğumu ile birlikte çocuk adına tedbir, dava sonrasında da iştirak olarak devamı adına talepte bulunulabilir. Dava devam ederken talep dilekçesi ile nafakaya ilişkin ara karar kurulması talep edilebilecektir.
Velayet hususu da önemli bir konudur. Doğum sonrasında çocuğun bakımı, gözetimi ve süt isteği de göz önünde bulundurularak çocuğun velayeti anneye verilecektir. Yeni doğan çocuk anne bakımına muhtaç bir durumdadır.
Boşanmalar Neden Arttı?
Evlilik öncelikle nesil devam ettirme amacıyla yapılmaktadır. Evliliğin nedeni olarak kabul edilen genel görüş çocuk yapmak için evlenilmesidir. Toplumda büyük bir korku olarak cereyan eden yalnız ölme korkusu da evlilik ile önlenebilmektedir. Evlilik kurumunda eşlerin birbirlerine karşı sorumluluğu bulunmakta, iyi günde, kötü günde birlikte olma sözü verilmektedir. Bu nedenle eşlerin birbirini tamamlaması, iyi günde kötü günde beraber olması da evlilik kurumunun bir parçası olduğundan evlenme gerçekleşmektedir. Nitekim kimse boşanmak için evlenmemektedir.
Evliliğin olumlu tarafları olduğu gibi olumsuz tarafları da bulunmaktadır. Her evli çift ne yazık ki evliliklerini devam ettirememekte boşanma davası açarak evliliğini sonlandırmak istemektedirler. Son zamanlarda da ülkemizin genelinde boşanmalar artmış, evlilik kurumuna olan inançta zedelenmeler meydana gelmiştir. Bilindiği üzere boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sonlandırılmasıdır. Dava açılmadan tarafların evlilik birliği sona ermemektedir.
Boşanma davası açılmadan tarafların evlilik birliğinin sona ermesi yalnızca eşlerden birinin ölümü ile olmaktadır. İki üç kuşak öncesine kadar olan evliliklerin sona erme oranı ile günümüz evlilikleri arasında büyük fark bulunmaktadır. Eskiye nazaran boşanmaların artmasında teknolojinin gelişmesi ile beraber sosyal medya kullanımının artışı payı da bulunmaktadır.
Öncelikle sosyal medya hesaplarında kişilerin paylaşımı ile yalnızca en mutlu halleri, tatile gittiği anları, doğum günü kutlamaları paylaşılmaktadır. İnsanların hayatlarının bu denli göz önünde olması ve en mutlu hallerini paylaşması kişilerin ne yazık ki kendileri ve eşleri ile kıyaslaması durumuna sokmaktadır. Haliyle bu durum eşlerin tartışmalarını arttırmakta ve tartışmaların sonunda isteklere ulaşılamayınca boşanma gerçekleşmektedir.
Diğer bir husus da ailelerin evliliklere olan müdahalesi boşanmaların artmasına neden olmuştur. Evli olan çiftlerin ilişkisini zedeleyen bir faktördür; üçüncü kişi. Taraflardan birinin ya da her ikisinin ailesinin evliliklerine, ev içerisindeki durumlara müdahalesi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Böylelikle ailesi tarafından müdahale edilen eş hem eşine karşı hem de ailesine karşı arada kalmakta evliliği devam ettirme konusunda zorlanmaktadır.
Aldatma oranlarının da artması evlilik kurumuna olan inancı azaltmaktadır. Yine sosyal medyanın artması aldatmaları da kolaylaştırdığından aldatma oranlarını arttırmaktadır. Nitekim aldatılan eş, boşanma davasını açarak kusurlu olan eşten boşanmak istemektedir.
Boşanma Davasında Deliller
Davacı açmış olduğu boşanma davasında iddialarını ispatlayabilmek için delil, davalı da davacının iddialarının yersiz olduğunu ispatlayabilmek için karşı ispat sunacaktır. Davacı iddialarını ispatlayamadığı müddetçe davası reddedilecek, davalı, davacının iddialarını çürütemediği durumlarda dava aleyhine sonuçlanacaktır.
Bunun yanında deliller, mahkeme tarafından kabul edilebilecek hukuka uygun delil niteliğinde olmalıdır. Hukuka aykırı olan ve kişi haklarını ihlal eden deliller olduğu müddetçe mahkeme tarafından deliller reddedilecektir. Ayrıca hukuka aykırı delil sunulması nedeniyle delil sunan ve tedarik eden kişi aleyhine ayrı bir savcılık davası ile karşılaşma ihtimali yüksektir.
Eğer aldatılıyorsa, eşinin aldattığına dair mesajlar, telefon aramaları ya da fotoğraflar sunulabilecektir. Tanık delili ile mahkeme huzurunda beyanda da bulunarak iddiaları destekleyici beyanlarda bulunulabilir. Tanık yalnızca birebir gördüğü ve duyduğu olayları mahkeme huzurunda anlatacaktır. Yalan tanıklık yapmak bir suçtur, bu nedenle tanık doğruyu söylemekle yükümlüdür.
Boşanma Davasında Velayet
Tarafların müşterek çocukları var ise mahkeme devam ederken geçici, mahkemenin sonuçlanması sonrası tamamıyla vekaleti ebeveynlerden birisine vermektedir. Velayet hakkı verilmeyen ebeveyn ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulacaktır.
Çocuklar 6-7 yaşına kadar olağanüstü bir durum olmadığı müddetçe anne bakımına ve gözetimine muhtaç olduğundan velayet hakkı anneye verilmektedir. Ancak yine de mahkeme, velayet uyuşmazlığı olan durumlarda dosyaya uzman bir pedagog ataması yaparak rapor hazırlanmasını isteyecektir. Uzman anne, baba ve çocuk ile konuşarak çocuğun bakım ve gözetimi açısından hangi ebeveynde kalması gerektiğine dair görüş hazırlamaktadır. Mahkeme velayet konusunda çocuğun menfaatine göre karar vermektedir.
Boşanma Davasında Nafaka
Boşanma davası devam ederken dava tarihinden başlamak üzere tedbiren nafaka ödenmesine talep edebilmektedir. Tedbir nafakası, dava sürecinde dava devam ederken ödenmektedir.
Eşlerden birisi boşanma davası nedeniyle refah durumu düşmüş ve herhangi bir yerden geliri bulunmuyor ise dava süresince tedbir, dava sonuçlanınca yoksulluk nafakasına dönüşmesini talep edebilecektir. Bunun yanında çocuk adına dava süresince tedbir, dava sonuçlanınca iştirak nafakasına dönüşmek üzere nafaka ödenmesini isteyebilecektir.
Boşanma Davasında Tazminat
Taraflar evliliğin bitiminde kusurlu ve sorumlu olan kişinin tespitini de talep etmektedir. Çekişmeli boşanmada, taraflar boşanmanın yanı sıra evliliğin bitimi nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararının tazminini de talep edebilecektir.
Tazminat, kusurlu olan eş tarafından ödenecektir. Kusursuz olan eş tarafından tazminat ödeyerek zarar tazmininde bulunulmaz.
Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Boşanma davası ile birlikte mal paylaşımına dair talepte bulunulabilir. Ancak her iki talep aynı davada birlikte yürütülmemekte, başka bir dosya esasına kaydı yapılarak ayrı bir davada mal rejimi görülmektedir. Mal paylaşımı dosyası, boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi ayrı bir dava ile talep edilebilecektir.
Mal paylaşımına ilişkin dava, boşanma davasının sonucuna bağlı olduğundan mal rejimi davasının sonuçlanmasını bekletici mesele olarak görmektedir. Mal rejimi davası, boşanma davası karara çıkmış ve karara itiraz edildiğinden istinafa gitmiş olsa dahi boşanma davasının kesinleşmesini beklemektedir.
Boşanma Davası Sonrası Bekleme Süresi (İddet Müddeti)
Tarafların boşanmasından sonra kadın eşin yeniden evlenmek için bekleme süresi bulunmaktadır. Bekleme süresi durumu yalnızca kadınlar için geçerli bir durumdur.
Kadınlar için boşandıktan sonra getirilen bekleme süresi, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 300 gündür. Kararın kesinleşmesinden itibaren 300 gün bitiminde evlenebilmektedir. Bu süre içerisinde boşandığı eşinden başka bir eş ile evlenmek istiyor ise bekleme süresinin kaldırılması için dava açması gerekmektedir.
Boşanma Davası Türleri
Boşanma davası iki türlüdür. Anlaşmalı boşanma ile çekişmeli boşanma olarak iki ayrı dava türü bulunmaktadır.
Anlaşmalı Boşanma Davası
Anlaşmalı boşanma en kısa süren ve tek celsede sona eren boşanma davasıdır. Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için;
- Tarafların evliliği en az bir yıl sürmelidir,
- Taraflardan her ikisi boşanmak isteyecektir,
- Taraflar boşanmaya bağlı olan diğer hususlarda da anlaşacaktır; nafaka, mal rejimi, velayet hususları gibi,
- Taraflar hakim huzurunda protokolü kabul ettiğini beyan etmelidir.
Anlaşmalı boşanma ile boşanmak isteyen eşler, boşanma ve diğer hususlarda anlaştıklarına dair bir avukat ile birlikte protokol düzenlemeli ve her iki taraf protokolü imzalayarak mahkemeye sunmalıdır. Bunun yanında taraflar anlaşmalı olarak boşanmak istediğine dair ortak iradede bulunduğu bir dilekçe sunmalıdır.
Anlaşmalı boşanmada hakim, tanık dinlemez ya da delilleri değerlendirmeyecektir. Anlaşmalı boşanma, delillerin değerlendirileceği bir dava türü değildir. Hakim, hukuka uygun bir protokol düzenleyip düzenlemediklerine bakarak hukuka uygun ise duruşmada tarafların protokolde hemfikir olup olmadığını soracaktır. Tarafların hukuka uygun olarak düzenlediği protokol, mahkeme tarafından kabul görerek protokol doğrultusunda boşanmalarına karar verilecektir.
Anlaşmalı boşanmada her iki tarafın duruşmaya katılma zorunluluğu bulunmaktadır. Taraflar dava adına vekil atamış olsa dahi duruşmaya gelmek zorundadır.
Çekişmeli Boşanma
Çekişmeli boşanma, uzun süren ve tek celsede sona ermeyecek olan dava türüdür. Taraflar boşanma ve boşanmaya bağlı diğer hususlarda anlaşamıyor ise çekişmeli boşanma türünü tercih edeceklerdir.
Çekişmeli boşanmada, davayı açan kişi, eşinden boşanmak istediğini ve tazminat talep ediyor ise eşinin evlilikte kusurlu olduğunu iddia edecek, gerekçeleri bulunuyor ise nafaka talebinde bulunabilecek, çocuğun yararı ve gözetimine bağlı olarak çocuğun velayetini talep edebilecektir. Bu nedenle davacı, dava dilekçesini dikkatle hazırlamalı ve ispatlayamayacağı iddiaları öne sürmemelidir. Çekişmeli boşanma, iddiaları ve savunmaları ispat açısından önemli bir davadır. Davacı açmış olduğu davada boşanma iddiasını ispatlayamıyor ise davası reddedilecektir.
Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Boşanmak isteyen kişi, neden boşanmak istediğini ve bu boşanma sebebinin kanunen hangi boşanma sebebine girdiğini bilerek dava açmalıdır.
- Evlilik birliğinin temelden sarsılması (şiddetli geçimsizlik),
- Zina (aldatma),
- Akıl hastalığı,
- Terk,
- Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış,
- Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme.
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Nedeniyle Boşanma
Evlilik birliğinin temelden sarsılması genel boşanma sebebidir. Tarafların evlilik birliği dava açan ya da taraflar açısından artık çekilmez hale geldiğinden evlilik birliğinin temelden sarsılması davası açılmaktadır. Taraflar arasında uyuşmazlık ve geçimsizlik şiddeti boşanmaya karar verebilecek durumda bir anlaşmazlık olmalıdır. Davayı açan taraf, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında diğer eşin kusurlu olduğunu ispatlamakla mükelleftir. Davayı açan taraf, evlilik birliğinde davacı daha ağır kusurlu ise açılan davaya itiraz etme hakkı bulunmaktadır.
Zina Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birisinin evlilik birliği içerisinde isteyerek ve bilerek evlilik dışı cinsi münasebette bulunması nedeniyle açılan davadır. Zinayı öğrenen eşin dava açma süresi sebebin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde, her halde beş yıl geçmekle dava hakkı düşmektedir. Zina nedeniyle boşanma özel boşanma sebebidir. Aldatılan kişi, açmış olduğu davada eşinin zina nedeniyle kendisine olan sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Ancak evlilik içerisinde eşinin zina eylemini bilen ve daha sonra bu eylemi affeden tarafın dava açma hakkı bulunmamaktadır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
Evlilik birliği eşlerden birisinin akıl hastası olması nedeniyle çekilmez hale gelmiş ve bu hastalığın geçme imkanı bulunmadığı hallerde dava açılmaktadır. Akıl hastalığı nedeniyle dava açmak için üç şart bulunmaktadır:
- Akıl hastalığın evlilik sırasında olması gerekmektedir. Dava açıldığı vakit, eş, akıl hastası olmalıdır.
- Akıl hastası olan eşin iyileşmeyeceği resmi sağlık kurul raporuyla tespit edilmelidir.
- Akıl hastalığı nedeniyle evlilik birliği diğer eş için çekilmez hale gelmelidir.
Terk Nedeniyle Boşanma
Terk, özel boşanma sebebidir. Ortak hayata konutu terk ederek eşe açılan boşanma davasıdır.
Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için üç şart bulunmaktadır:
- Eşlerden birinin ortak konutu terk etmesi gerekmektedir. Aynı ev içerisinde yatakları ayırmak, cinsel bir temasta bulunmamak ya da küs kalmak bu durumu oluşturmamaktadır.
- Terk eyleminin en az altı ay sürmüş olması gerekmektedir.
- Terk eden eşe hakim tarafından ihtarda bulunulması ve eşin buna rağmen dönmemesi gerekmektedir.
Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma
Eşlerden biri, diğer eşe yönelik hayata kast ederek öldürme niyetinde olması, onuruna yönelik hakaretlerde bulunması ve yine vücut bütünlüğüne yönelik saldırıda bulunması halinde açılacak olan davadır.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma, boşanma sebebinin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay, her halde bu sebebin doğumundan itibaren 5 yıl geçmesiyle düşecektir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
Eşlerden birisinin suç işlemesi değil, küçük düşürücü bir suç işlemesi halinde açılabilen dava türüdür. Suçun küçük düşürücü olma niteliği kanunen belirtilmemiştir; ancak toplum anlayışı ve hakim kanaatine göre takdir edilecektir. Bunun yanında diğer eşin sürekli olarak haysiyetsiz yaşamı alışkanlık etmesi halinde dava açılabilir.
Bu iki durumda da eş adına ortak hayat çekilmez bir hale gelmiş olmalıdır. Davayı açmak adına kanunen herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Dava her zaman açılabilecektir.